ANTİK ANKARA
Doğma büyüme Ankara'lıyım. Anıtkabire sayısız kez, Anadolu Medeniyetleri, ve diğer müzelere de birkaç kez gittim doğal olarak. Ancak bir anlatıcı eşliğinde gezmek geçen Cumartesi kısmet oldu. Ayakizi gezi grubu tarafından düzenlenen gezi harikaydı. Rehberimizin turizmci değil arkeolog olması, geziye keyiften öte anlam kattı.
Buyrun Anıtkabir'den başlıyalım.
Anıtkabir'in önündeki meydandaki yer döşemeleri ikiyüz küsur adet her biri farklı Türk halı ve kilim desenlerinden oluşuyormuş.
Yapının her köşesine ayrı emek verilmiş, sütünların arasından Ankara'ya göz atarken tavan süslemelerini es geçmeyin.
2002 yılında açılmış olan Kurtuluş Savaşı Müzesi'ni de gezme fırsatım olmamıştı, bayıldım. Bu ülkenin nelerle kurulduğunu, cepheyi anlatan düzenlemeler çok başarılı. Fondaki tablolar o kadar canlı ki, gerçekten birinin önünde rölyef mi acaba diye uzanıp dokunmamak için kendimi zor tuttum. (Gözlerim pek keskin değil - den de öte az görüyorum napiim.) Kısacası gidin gezin.
Anıtkabir sonrası ise programda İlk Meclis ve Roma Hamamı vardı. Roma Hamamı'na herhalde en son ilkokuldayken gitmiştim. Açık hava müzesi olarak düzenlenen Roma Hamamı'nda bu yıl başlayan bir kazıyla bir ucu Valilik binasının önündeki kazı alanına uzanan antik bir yol bulunmuş demeyelim de varlığı doğrulanmış. (Ben anlatamadım ama,anladınız siz :))
Burada bulunan bir tanrı heykeli işse yenilerde Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmeye başlanmış.
Ve, Haci Bayram Camii ile Augustus tapınağı. Yüzyıllar önce yapılan Hacı Bayram Camii yanıbaşındaki Romalı Komutan Augustus'un yaptıklarını anlattığı önemli yazıtlar içeren antik tapınağı değil yıkmak, taşına dokunmadan, adeta sırtını dayayarak, hafif bi açıyla inşa edilmiş. Hoşgörü ve kucaklaşmayı anımsatıyor ziyaretçilerine.
Ve Etnoğrafya Müzesi. Güzel yapısı ve çağlar boyu Türk yaşam tarzını anlatan eserleriyle keyifli bir yapı. Yorgun olmadığınız bir gün gidin, hemen ardından yanıbaşındaki Resim Heykel Müzesi'ni de gezin elbet.
Sonra kaleye çıktık hep birlikte. Öğle yemeği molasında biz Prinç Han'ı seçtik. Ne keyifli bir mekan. Doğal taş gümüş, resim sevenler illa ki gitsinler. Kalenin orda kime sorarsanız gösteriyor.
Aslında eskiyle köhnenin bir arada olduğu, bin türlü cıngılın satıldığı çıkrıkçılar yokuşunu bilahere bütün günü ayırarak gezeceğim.
Sonrası Anadolu Medeniyetleri Müxesi... Müzeye yıllarını vermiş rehberimizle koşar adım 2,5 saatte gezebildik. binlerce yıl önce yapılmış ilk çömlekteki estetik duygusunun bugüne değin değişmemiş olması bu sefer de düşündürdü beni. Sekizbin yıl geçmiş, düşünme yeteneği, belki el becerisi gelişmiş insanın ama estetik beğeni aynı. Boya, maden işleme teknikleri, vb gelişmeler süslemeyi geliştirmiş sadece.
Ayaklarıma kara sular indi çok yoruldum çokk, ama değdi. Özellikle çocuklarınızı çevrenizdeki müze, eski eserlere götürüp doğru düzgün gezdirmelerini talep edin okullarından.
Buyrun Anıtkabir'den başlıyalım.
Anıtkabir'in önündeki meydandaki yer döşemeleri ikiyüz küsur adet her biri farklı Türk halı ve kilim desenlerinden oluşuyormuş.
Yapının her köşesine ayrı emek verilmiş, sütünların arasından Ankara'ya göz atarken tavan süslemelerini es geçmeyin.
2002 yılında açılmış olan Kurtuluş Savaşı Müzesi'ni de gezme fırsatım olmamıştı, bayıldım. Bu ülkenin nelerle kurulduğunu, cepheyi anlatan düzenlemeler çok başarılı. Fondaki tablolar o kadar canlı ki, gerçekten birinin önünde rölyef mi acaba diye uzanıp dokunmamak için kendimi zor tuttum. (Gözlerim pek keskin değil - den de öte az görüyorum napiim.) Kısacası gidin gezin.
Anıtkabir sonrası ise programda İlk Meclis ve Roma Hamamı vardı. Roma Hamamı'na herhalde en son ilkokuldayken gitmiştim. Açık hava müzesi olarak düzenlenen Roma Hamamı'nda bu yıl başlayan bir kazıyla bir ucu Valilik binasının önündeki kazı alanına uzanan antik bir yol bulunmuş demeyelim de varlığı doğrulanmış. (Ben anlatamadım ama,anladınız siz :))
Burada bulunan bir tanrı heykeli işse yenilerde Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmeye başlanmış.
Ve, Haci Bayram Camii ile Augustus tapınağı. Yüzyıllar önce yapılan Hacı Bayram Camii yanıbaşındaki Romalı Komutan Augustus'un yaptıklarını anlattığı önemli yazıtlar içeren antik tapınağı değil yıkmak, taşına dokunmadan, adeta sırtını dayayarak, hafif bi açıyla inşa edilmiş. Hoşgörü ve kucaklaşmayı anımsatıyor ziyaretçilerine.
Ve Etnoğrafya Müzesi. Güzel yapısı ve çağlar boyu Türk yaşam tarzını anlatan eserleriyle keyifli bir yapı. Yorgun olmadığınız bir gün gidin, hemen ardından yanıbaşındaki Resim Heykel Müzesi'ni de gezin elbet.
Sonra kaleye çıktık hep birlikte. Öğle yemeği molasında biz Prinç Han'ı seçtik. Ne keyifli bir mekan. Doğal taş gümüş, resim sevenler illa ki gitsinler. Kalenin orda kime sorarsanız gösteriyor.
Aslında eskiyle köhnenin bir arada olduğu, bin türlü cıngılın satıldığı çıkrıkçılar yokuşunu bilahere bütün günü ayırarak gezeceğim.
Sonrası Anadolu Medeniyetleri Müxesi... Müzeye yıllarını vermiş rehberimizle koşar adım 2,5 saatte gezebildik. binlerce yıl önce yapılmış ilk çömlekteki estetik duygusunun bugüne değin değişmemiş olması bu sefer de düşündürdü beni. Sekizbin yıl geçmiş, düşünme yeteneği, belki el becerisi gelişmiş insanın ama estetik beğeni aynı. Boya, maden işleme teknikleri, vb gelişmeler süslemeyi geliştirmiş sadece.
Ayaklarıma kara sular indi çok yoruldum çokk, ama değdi. Özellikle çocuklarınızı çevrenizdeki müze, eski eserlere götürüp doğru düzgün gezdirmelerini talep edin okullarından.
Ankara'da yaşayıp da görmediğim ne kadar çok yer olduğunu anladım.
YanıtlaSilBizim gezi turlarımız, nerede, ne yesek olduğundan:))
Ben de Bursa'ya ilk gidişimde mide fesadına uğramıştım. İskender çıkıp kapalı Çarş^'ya girinde buranın çiğ bvöreğini yemen olmaz deyip, 2'şer de çiğ börel yemiştik.Ah ahh, gençlik işte :)) Midemelerimiz de sağlammış.
YanıtlaSilBir dahaki gelişine birini hiç değilse yapalım. Anadolu Medeniyetleri ve Prinç Han olabilir. Yok mu kurs murs :)
Öff şu hızlı yazmaktan vazgeçemedim. Kusura bakmayın.
YanıtlaSilÇok güzel bir Ankara turu yaptım sayende. Umarım bir gün oralara gelip, canlı canlı gezerim..
YanıtlaSilBen bi gaflet ve dalalet hali icinde bu geziyi yegenimin 4siniflik gezisinde yapmistim. Bi yandan cocuklara durun sessiz olun siraya girin derken hicbisey anlamamistim:) Ama Ankara medeniyetlerin besigidir, kimse kabul etmek istemesede:))
YanıtlaSilBu sefer Ankarada az kalacağım (Çandarlıya gideceğimden)ama bir dahaki sefere şu turlardan birine katılayım diyorum.Kaleyi gezip Paşa Konağında paşa pidesi de yeriz.(Bak gene yemek konusunu sıkıştırmadan olmadı:))
YanıtlaSilSevgili boncukçu kimleydin orda bakim ama nasıl yorulmuşum anlatamam daha güzel gezilerde beraber olmak dileğiyle..
YanıtlaSilSevgili FİG, evet başkent genelde kavanoz dipli sanılır, ama gezilecek yerlerimiz var :))
YanıtlaSilSevgili Cadı kesinlikle haklısın, Romalı komutana ait kral mezarı bulunmuş Balgat'ın orta yerinde. Arkeolog rehberimiz saydı tam 10 uygarlık. Ankara da hepsinden nasibini almış.
Sevgili Nenoni, eh sen yanımızda olunca Anadolu Medeniyetlerden 2,5 değil 4-5 saate anca çıkarız, bizi de anca Paşa Konağı'ndaki 1,5 metrelik pide baklar :)
Sevgili İkinci Hayat,
Birkez daha teşekkürler, gezi harikaydı.
Sevgili Boncukçu,
YanıtlaSilBlogumda küçük bir not ekledim ama görmezsen diye sana hatırlatim dedim. Kedi yatağını örmek istiyorsan annem onu webde gösterildiği gibi şişle değil tığla ördü, daha kolay oluyormuş. Bir de % 100 saf yünden gerektiğinden büyük örüp çamaşır makinesinde bir kot pantalonla beraber sıcak programda yıkanıp keçeleştirince daha da hoş olur sanırım. Ben de annem keyfi olup örünce öyle yapacağım.
Minnoş sultanın da bu yatağı seveceğine eminim.
Sevgiler
Not: bi mail adresi yayınlamış olsaydın blogunda oraya yazardım. aysen.ist@gmail.com
Çok teşekkürler sevgili Ayşen.
YanıtlaSilBlogda mail adresi var sanıyordum, hemen ekliyorum, boncukcu06@yahoo.com.tr